2021 Yılının İz Bırakan Şarapları - Bölüm 1

Birkaç yıldır yaptığım gibi, 2021 yılını geride bırakırken, geçtiğimiz yıl içerisinde içtiğim şarapları düşünüp bende iz bırakanları yazmaya karar verdim. Yazı aşamasına geçince de, öncelike bu şarapların beni neden etkilediğine bayağı kafa yordum. Bu önemliydi çünkü yıl içinde aşağıda bahsedeceğim şaraplardan daha “etiket” sahibi, tanınmış, kritiklerin sevgilisi olan şaraplardan da çokça içmiştim. Bende iz bırakanları ayrıştıran unsurlar nelerdi?

Düşününce de beni etkileyen şarapların, beni üzerine en çok düşündüren, öğreten, beklentilerimi aşan, sevdiklerimle paylaşmaya yönelten, bende anlatılacak hikayeler ve anılar yaratan şaraplar olduğunu farkettim. Kesin olan bir şey var ki, bu şarapların hepsi, geçtiğimiz yılın keyifli anlarını, zamana karşı koyacak şekilde belleğime hapseden araçlar halline geldiler.

Bahsettiğim türde şaraplardan 4 tanesini iki bölüm halinde sizlerle paylaşmak istiyorum.

Domaine Coche Dury, Volnay, Premier Cru, Burgonya, Fransa, 2006

When the Stars Align

Mayıs ayında, sevgili Vedat Milor ve ailesi ile buluştuk.  Bu onların pandemi boyunca ilk seyahatleriydi ve yemek ve şarap dolu bir 4 gün planladık. İlk 3 günün yorgunluğundan olsa gerek, son akşamın menüsü oldukça sadeydi: Şarküteri tabağı (‘nduja, mortadella, prosciutto ve pata negra jamon iberico), salata ve peynir tabağı. Şarküteri tabağına Emilia Romagna’dan Terraquilia’nın Lambrusco’su (‘nduja - Lambrusco uyumu başlı başına bir yazı konusu olacak kadar iyi) ve Friuli bölgesinden Paolo Vodopivec’in Vitovska’sı eşlik etti.

Gecenin son şarabı ise, Burgonya’nın efsanevi üreticisi Coche-Dury’nin Volnay’ı idi. Her ne kadar Coche-Dury denince akla Chardonnay üzümünden yaptıkları beyaz şaraplar (Meursault, Corton-Charlamagne gibi) gelse de, Coche-Dury Pinot Noir üzümünden de şaraplar yapıyor.  

Şaraptan ilk yudumumuzu aldığımız anda, masa büyük bir sessizliğe büründü. Sanırım bazı şaraplarla karşılaşınca fazla konuşacak bir şey kalmıyor, sözün bittiği, kelimelerin kifayetsiz kaldığı yer denilen durum da bu olsa gerek. 2006 Coche Dury Volnay, zarif, inanılmaz ipeksi bir dokuya, kompleks, bitmek bilmeyen bir uzunluğa, meyve ve mineralitenin dengeli bir biçimde harmanlandığı bir yapıya sahipti.

Bu şarap beni yemek-şarap uyumu hakkında oldukça düşündürdü. Hangi yemekle hangi şarabı eşleştireceğimiz konusunda oldukça fazla kafa yorduğumuz zamanlar oluyor. Sanırım, olağanüstü şaraplarla karşılaştığımız zaman doğru olan, sade, geri planda kalan yemeklerle ona eşlik ederek şarabı ön planda tutmak ve hatta, mümkünse son bardağı şarapla baş başa geçirmek.

Aşağıda bu şarapla ilgili aldığımız kısa bir notu editlemeden paylaşmak isterim:

Perfect drinking point. Sweet and intoxicating. Ottoman strawberry and wild raspberry. Lush and precise. Nothing extra. Very elegant and silky.  Long finish unfolds with sweet spices, a touch of earth and wild mushrooms. Complex and balanced with a great structure. Increased intensity (after 2 hours) and developing a little more cherry flavor.

Bernard Baudry, Chinon Les Grézeaux, Loire, Fransa, 2018

Suçlu Üzüm mü?

Bir hafta arayla iki arkadaşımla sohbet ederken Cabernet Franc üzümünden yapılan şaraplardan fazla keyif almadıklarından bahsettiler. İkisi de damak zevklerine güvendiğim insanlar olunca, onlara Loire vadisinden bir Cabernet Franc içip içmediklerini sordum. İçmemişlerdi. Dünyanın birçok yerinde Cabernet Franc yapılsa da, bu üzüm, tek başına, bence en iyi sonucu Fransa’nın Loire vadisinde, özellikle Saumur ve Chinon bölgelerinde veriyor. Bazı örnekleri gençken içmeye çok uygunken (tipik bistro şarabı), iyi üreticilerin bazı şişeleri yıllara meydan okuyabiliyorlar.

Bu sohbetten kısa bir süre sonra Türkiye’yi ziyarete gittiğimde bavuluma bir de Chinon ekledim. Yakın bir arkadaş grubumuzla artık gelenekselleşen Trakya gezimizdeki yemeğe eşlik etmesi için götürdüğüm şaraplardan biriydi. Bir önceki ziyaretimizde içtiğimiz Chinon’u herkes çok sevmişti, o yüzden aynı üreticinin başka bir cuvee’sini yanıma almaya karar verdim. 

Yemeğimize eşlik eden Chinon’un üreticisi Bernard Baudry, benim en sevdiğim Chinon üreticilerinden biri. Baudry, bağlarında organik tarım uygularken, şarabın fermantasyonunu üzümlerin kabuklarında bulunan kendi yabani mayası ile yapıyor.  Ayrıca, değişik toprak yapılarının özelliklerini yansıtmak için 5 ayrı bağdan Cabernet Franc üretiyor.

İçtiğimiz Chinon Les Grézeaux, yamacın dibine yakın bir çakıl yatağı üzerinde tabanı kil, kum ve kireçtaşı olan altmış yıllık asmalardan oluşan bir parselden geliyor.  Bu şarap, çoğu zaman taze, zarif, ipeksi bir dokuya sahip oluyor. Bu da onun gençken keyifle içilmesini sağlarken, konsantre yapısı (toprak yapısında bulunan kilin etkisiyle olsa gerek) iyi yıllarda uzun süre yıllanma kapasitesine de olanak tanıyor.

2018 Les Grézeaux, damak temizleyici canlı bir asiditeye, müthiş bir uzunluğa ve siyah orman meyve ve mineralleri kaplayan etkileyici bir bitişe sahipti. Kuzu ciğer sarma ve özlediğim dostlarla yaptığımız sohbetle de çok iyi eşleşti.

Bu şarabı içtikten sonra Cabernet Franc ve diğer üzümlerden yapılmış ve beğenmediğimiz şarapları düşündüm. Sanırım, eğer varsa, şarapla ilgili sorunların çoğu, üzümden çok, üreticinin bağda ve şarap yapımında izlediği yöntemler ve üzümün geldiği topraklardan kaynaklanıyor. Ayrıca, bir üzüm hakkında güçlü bir kanı oluşturmadan önce, o üzümün iyi sonuç verdiği bölgelerden, birkaç iyi üreticinin ve mümkünse farklı yıllarını denemekte fayda var.